26 Kasım 2012 Pazartesi-Sabah (ZURİH-INTERLAKEN)
Bugün yoğun bir gün ne yapacağımız konusunda kocamla kararsız kalıyoruz şöyle ki; bugün otelden ayrılıyoruz ve İnterlaken a geçiyoruz. Ama son olarak Zürih de Uetlibergtepesi var Zürih’in en üst noktası diye geçiyor, 2850 feet yüksekliğinde gezi bilgilerinde çok fazla yer almayan bir yer burası. Ama biz iyi fotoğraf çıkacağınız düşündüğümüzden buraya gitmek istiyoruz. İkinci olarak da çikolata fabrikası keza normalde çok pahalı olanİsviçre çikolatalarını buradan biraz olsun uygun almak amacımız. Düşünüyoruz ve işin içinden çıkamıyoruz çok zor olsa da Uetliberg i pas geçip (yemek duygusu ağır bastığından olabilir) çikolata fabrikasına gitmeye karar veriyoruz. Otelden çıkışımızı yapıyoruz, çantalarımızı bırakıp düşüyoruz yola fabrikanın tarifi elimde Bürkliplatz'a gidilecek oradan 161 ve 165 nolu otobüse binilecek ve "ROTE FABRİK" durağından inilecek.
Biz de tam olarak öyle yapıyoruz ve rote fabrik durağında iniyoruz buralar çok ıssız geri dönebilecek miyiz diye düşünmeden edemiyoruz. Biz indiğimiz gibi fabrikayı önümüzde bulmayı beklerken yürüdükçe yürüyoruz, yürüdükçe yürüyoruz en son soruyoruz sorduğumuz adam 1km den fazla diyor. Haydaaa hava yağışlı soğuk neyse yürüyelim bakalım pek fotoğraflanacak bir şey de çıkmıyor. Yürüyoruz bir benzin istasyonuna daha soruyoruz oda 1km den fazla var diyor offfffffffff yolu incelediğimizde buradan aslında sadece 165 nolu otobüsün geçtiğini görüyoruz hem karşı cadde de hem de bu tarafta durak var otobüs yarım saatte birmiş ama biz 1 tane bile otobüse rastlamayınca nasıl döneceğiz diye tedirgin olmadan yapamıyoruz.
Veee sonunda tabela göründü Lindt& Sprüngli derin bir oh çekiyorum. Dalıyoruz içeriye aslında ben daha büyük bir yer düşlemiştim ama neyse bununla da yetiniriz. Her çikolatanın tattırılmaması çok kötü bir iki çeşit tadımlık koyulmuş epey bir çikolata alıyoruz. Fakat fabrika mağazası diye öyle çok ucuz zannetmeyin, çikolatalar yinede çok pahalı dışarıdan 1-2 frank fark görüyorum ben, 15-20 dakika da çıkıyoruz dışarıya yolun karşısına geçip otobüs durağına varıyoruz, tam otobüsün saatine bakacağımız sırada otobüs geliyor. Bence gezinin en şanslı dakikası keza 45 dakika yürümüştük şimdi ise otobüsteyiz. Koştur koştur ondan ona binip gidiyoruz otele, bavulları alıyoruz ver elini İnterlaken….
Nasıl bir yerdeyim? Yabancı insanların olduğu farklı bir yer ve bir tren mi burası, yoksa beynimin içinde oluşan bir düş mü? Yıllar önce böyle bir an yaşayacağımı düşleyebilir miydim?
Kalabalık bir tren, bir dolu insan, kendimi kendimle hissediyorum ama kimler nereye gidiyor düşünmeden edemiyorum. Ben neredeyim derken, dudağımın ucunda bir gülümse olduğundan eminim, huzuru görüyorum kafamın içinde kocam ve oğlum karşımda her zaman ki gibi neşeliler…
Rüyaların merkezindeyim ve ilerliyorum güpegündüz yemyeşil ağaçlar ve bir biblo gibi duran evlerin içinden, yol boyunca okurum diye aldığım kitap elimde, fakat açamıyorum kapağını dışarıyı seyretmekten, büyülüyor beni yeşil ve gökyüzü…
Nazım Hikmet’in dizelerindeki gibi;
“Geçiyor İsviçre camdangüneşli bir akvaryumdan
geçen bir balık gibi,
çok renkli bir balık.
Bakıyorum vagonumdan
Kederli
alaycı
öfkeli biraz da alık
bakıyorum vagonumdan
not alıyorum…”
Gerçekten de rengârenk evler, ağaçlar, köprülerin üzerinden geçiyor ve iki gölün birbirini neredeyse bağladığı, Interlaken’de iniyoruz…
Trenden inince Alp dağlarını ve Thun nehrini daha yüksekten görebilmek için Beatenberg köyüne gitmek gerektiğini biliyorum.
Aslında manzara açısından burada kalmak mantıklı idi fakat bize uygun otel bulamadım 2 kişi olsaydık çok güzel seçenekler uygun fiyata vardı fakat 3 kişi olunca otel olanakları da kısıtlanmış oluyor.
Ama size tavsiye edebileceğim bir otel var dorint otel 2 kişi ücreti gayet uygundu 4 yıldızlı üstelik çok iyi bir konumda…
Beatenberg köyüne gitmek için interlaken dan otobüse biniyoruz. Beatenberg köyü dağdaki düzlüğe yerleşmiş, köyü ilk gördüğümde heidi geldi aklıma yemyeşil bitki örtüsü ve ahşap evler, meğer filmlerin aynısını yapmışlar. JAslında köy deyince nasıl bir yer aklınıza geliyor bilmiyorum ama burası sakinliğin kalbi, huzurun ruhu, temizliğin aydınlık yüzü sanki…
Bulunduğumuz yerden manzaralar müthiş, karlı tepeleri elimle neredeyse tutacak gibiyim. Aşağıya baktığımda da davetkar duruşuyla beyaz bulutlar ama aşağıyı görebilmek neredeyse imkansız, hava sisli, bulutlu her yer o kadar sessiz ki nefesimin sesi var kulaklarımda bizden başka da insan yok sokaklarda, güneşin batmasına çok az zaman kaldı fotoğraf için geç kalmamak lazım otobüs ne zaman geliyor ona da bakmak lazım…
Bir zaman sonra hava iyice kararıyor artık dönme vakti, otobüs durağında bekliyoruz. Otobüs gelecek ama düşünüyoruz da burada kalmakta o kadar mantıklı değilmiş gibi geliyor bana, otellerden başka hiçbir şey yok bir market, bir cafe hiç bir şey yok otobüslerde saatte bir var yani ulaşımı çok rahat olan bir yer değil burası otobüsün güzergâhı da dağ yolları olduğu için virajlı yavaş gidiliyor. Demem o ki başta İnterlaken yerine Beatenberg de kalsam diyordum ama bence İnterlaken da kalmak daha mantıklı seçimimiz gerçekten yerinde olmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder